Dümenin başında kim vaaar ?

on 15 Şubat 2009 Pazar

Bu denemeyi filme gittikten sonraki gün yazmaya başlamıştım.Ellerim düşüncelerimin hızına yetişemez duruma geldi ve tıkandım.Düşüncelerimi toparlarım umuduyla bir ara vereyim dedim.Tesadüftür ki takip ettiğim Çağdaş abi de filmi örnek göstererek bir yazı yazmış.Bu nedenle yazısını benden önce yayınladığı için yazıyı bırakmıştım.İlk bakışta bu beni üzmüştü daha sonra fark ettim ki iki farklı kişiden filmden çıkardığımız gözlemler.Böylelikle aradan bir ay geçmiş.Yeni yazı yazacaktım ama baktım ki bu yazım garibim yarım kalmış bari bunu tamamlayayım dedim.Yalnız okumadan önce çağdaş abi ne yazmış bir göz atın.(okumak için tıkla)

Ders çalışıyordum ve canım sıkıldı.Aklıma da bir konu geldi ben de yazmak istedim.Gittiğim filmden de etkilenmedim desem yalan olur herhalde :D.Filmin konusu şöyleydi:
"Hayatında herşeyi red eden ve hayır kelimesiyle bütünleşmiş bir adam vardır.Bu şekilde sıkıcı ve monoton yaşarken bir arkadaşıyla karşılaşır. Arkadaşı ona bu sıkıcı hayattan kurtulmasını söyler ve bir seminerden bahseder.Adamımızın bir kabus görmesiyle hayatı değişir.O seminere gitmeye karar verir.Orada bir anlaşma yapar ve artık herşeye koşullsuz şartsız evet demeye başlar.Ardı arkası kesilmeyen olayların içine kendini atmış olur.Bütün hayatı değişir.Artık hayatı bir komedi furyasına dönüşmüştür.Arkadaşları bu durumu kendi lehlerine kullanırlar,kendi karekteriyle tamamen zıt birisine aşık olur...."
Evet burda keselim.Çünkü filmden örnek vermek istediğim noktaları anlattım.

Değinmek istediğim noktalar şunlar:
Kahramanımızı; hayatını otomatik pilota bağlamış,dış dünyaya kendini tamamen kapamış bir rotasız kaptana benzettim.Evet hayatta hiçbir hedefi yoktu ve amaçsızca yaşıyordu.Çevremizde de rotasız kaptanlar çoğunlukta değil midir? Herkes otomatik pilotta...Neden kimse dümenin başına geçmek istemiyor? Ya da ne için korkuyoruz ? Kendimize göre çoğumuzun bu sorulara verilecek doğru ya da yanlış bir çok cevabı vardır.Eminim bunların bir çoğu da bahanelerden ibarettir...Evinin içine kapanmış birşeyler yapmak isteyipte hiçbir şey yapmayan tipler çoğalmadı mı etrafımızda?

Hikayenin devamında kahramanımız seminere gidiyor ve herşeye koşulsuz şartsız evet diyor.Bu durumda da dümenin kontrolünü tam eline geçirememiş yarı otomatik pilot konumunda.Yani her şeyin farkında ama kendini tamamen olayların akışına bırakıyor.Yaşadığı hayat tamamen kendi kontrolü dışında.Filmdeki kadar abartılı olmasa da bizler de böyle değilmiyiz.Hayatımızın dönüm noklatarında kendi kararlarımızı almak varken neden başkalarının yönlendirmesiyle hareket ediyoruz?Böyle yaparak kendi içimize set üzerine setler çekiyor ve başklarının iradesi altında yaşamaya başlıyoruz.
Şimdi hooop kardeşim dur bakayım orda! Dümenin başına geç ve hayatının kontrolünü eline geçir.Kendi rotanı çiz.Set çekmeye değil set yıkmaya bak.Sen setleri yıktıkça hayatın fırsatları da yavaş yavaş ayağına gelecek...

Ne duruyorsun hala, hadi başla!!! :)

2 yorum:

Kunegond dedi ki...

Dümenin başında kim var başlığı altında ailecek en sevdiğimiz ve her üçünü de tekrar, tekrar seyrettiğimiz Karaip Korsanları'ndan bir fotograf görünce, öncelikle bu filmden bahsedeceksin zannettim. Daha sonra yazını okuyunca, adı geçmese de filmin Bay Evet olduğunu anladım. Bu filmi malesef seyredememiştim. Ancak senin ve Beyaz Tavşan'ın yazılarından sonra mutlaka görmek için çaba sarfedeceğim. Güzel yazı. Teşekkürler.

karahilal dedi ki...

@kunegond:Karayip korsanları benim de beğendiğim ve artık klasiklerimin arasına girmiş bir film.Aslında bu üçlemedende çıkarılacak konu çok hatırlattığın için teşekkürler.Bir ara tekrar izleyip bununla ilgili yazı yazabilirim.Yeter ki yazma isteğimiz kaybolmasın :)