Bir garip ergenekon paradoksu...

on 30 Ocak 2009 Cuma



Son günlerde artık ergenekonla yatıp ergenekonla kalkıyoruz.Ergenekon aşşşşaaaa ergenekon yukarııı.Abicim bıktım artık bu ülkenin başka derdi yokmuuu!!! Güzelim destana yazık ediyolar beee :) Benim paradoksum şu :
Eğer ergenekon diye bir örgüt yoksa ergenekon bir destandır. :D Ergenekon diye bir örgüt varsa da bu işin başında kim var onu bilmiyoruz.Yılanın başını ezmezsen yılan ölür mü misali...

Kanımca ortada bir oluşum var ama basit bir oluşum değil.Örümcek ağı gibi hertarafa kök salmışlar...Yav arkadaş onu bunu bırak da gelecekte bizim çoluk çocuğa ne anlatacaz.Bilirsiniz ki büyük Türk destanlarımızdan birisidir.Bu arada övündüğümüz destanımızın adı kirleniyor bunu hiç düşünen yok..
"Babacım ergenekon nedir ?"

"Eeee şey destan.."

"Nasıl destan olur kitaplarda örgütten bahsediyoo"

Haydaaa buyrun cenaze namazına gel de açıkla şimdi bunu ilk okul çağındaki çocuğa

"Eee yavrum şimdik şöyle oluyor...."(bu diyalog bitmez :) )

Buradan yetkililere sesleniyorum..Lütfen efendim bundan sonra örgütleri destanlarımızın ismiyle anmayalım.Bundan sonra destan ismiyle örgüt kuracakları da kurmadan tespit edip hemen yakayalım :) Yoksa ortalıkta övünülecek Türk destanı kalmayacak...

Korkum şudur ki başka örgütler de özenip isimlerini Türk destanı koymaları...Manas diye bir örgüt türerse hiç şaşmamak lazım :)

Bu arada şunu da belirtmek isterim ki ; ben bu zamana kadar ne ocu oldum ne de bucu..Bir taraf tutsak ne fayda..Pardon fayda mı dedim tamamen zarar efendim taraf tutmak.Bak bakalım ülkenin durmuna, alevi-sünni,Türk-kürt,a partisi-b partisi şeklinde bölünmüş durumda.Eee durum böyleyken ne taraf tutarsın ey yüce insan kalk ayağa silkin kendine gel...Birlik olmadan dirlik olmaz...

Velhasıl kelam efendim benim sözüm burada biter.Ben madalyonun ne arka tarafını ne de ön tarafını gösterdim.Ben madalyona dik bakmayı gösterdim çapraz da olabilir :D

Aşka dair...

on 16 Ocak 2009 Cuma


Bugüne kadar aşkı kitaplarda yaşadım.Bugüne kadar aşkı dizilerde yaşadım.Bugüne kadar aşkı filmlerde yaşadım.Bugüne kadar aşkı hep içimde yaşadım.Bugüne kadar aşkı aslında hiç yaşamadım.
Aşkı içime hapsetmek kendime yaptığım en büyük haksızlıktı.Oysa o saf duyguyu özgür bırakmak ve hak ettiğince yaşamak gerekirdi.

Aşk nedir dersen; aşk başkalarını göremeyecek kadar kör olmak demektir.Mecnunun Leylaya aşkı gibi, Ferhatın Şirine aşkı gibi...Varmı böyle aşklar şimdi? Ya da başkalarına bakamayacak kadar kör olabilirmisin şimdi?
Aşk çok çabuk kirletilip bir kenara atılacak kadar basit bir duygu değil,aşk ömür biçilecek bir duygu değil.Aşkı çok hafife alıyorlar ve çok çabuk tüketiveriyorlar.Sonra da adına aşk koyuyorlar aşkım bitti diyorlar.Ama yanılıyorlar.İçlerindeki heves ve şehvet duygularını aşkla karıştırıyorlar.
Gözlere hapsetmişiz aşkı gözlerimizle sevmişiz sadece.Tüm benliğimizle yaşamamışız sadece ve sadece bedenimizin küçücük bir parçasıyla ona anlam yüklemye çalışmış tüketmişiz yine...Oysa aşk bitmez,oysa aşk tükenmez,oysa aşk ateşi sönmez...
Aşk bir okyanustur,aşk bir sonsuzluktur.Sonsuz olan bir duyguyu harcayıp tüketmek imkanı varmıdır?...

Yapay aşkların kölesi olmuş gerçek aşkı unutmuşuz.Onu hapsederek nefsimize zulüm olmuşuz.Bir heves uğruna onu öldürmüşüz.Aşka dair ne biliyorsun ki...

Baskılardan kurtulun

on 10 Ocak 2009 Cumartesi

Hayatımızın her alanında var olan ve fark edip de dile getiremediğimiz,kendi içimizde çözmeye çalşıdığımız bir durumdur psikolojik baskı.Peki nedir bu psikoljik baskı?Aslında tanımı çok genişitir ve bunun üzerine bir kitap bile yazılabilir.Kısaca tanımlarsak:psikoljik baskı; parasal,konumsal,fiziksel,toplumsal,bilgisel (türkçeye yeni bir terim kattım :D ),kültürel vb. yönden güçlere karşı kendimizi eksik hissettiğimiz anda içinde bulunduğumuz durumdur.

Tanım biraz karışık gibi ama hepimizin ortak alanı olan okuldan örnek vereyim."Derstesin ve öğretmen o zamana kadar hiç bilmediğin bir konu anlattı ve konu üzerine sorular sormaya başladı.Algılama yetenekleri biraz daha iyi olan arkadaşların hemen soruları cevapladı.Ama sen konuyu anlamadın ve arkadaşların yüzünden de öğretmene anlamadığın yerleri soramadın.Bu durumda arkadaşlarının senin üzerinde kurduğu baskı yüzünden kendini sindirdin."Bu olay hepimizin başına gelmiştir.

Şahsen ben böyle bir duruma düşmüştüm.Aslında başarılı bir öğrenciydim ama okul hayatım boyunca ta ki üniversiteye kadar hep bu ve bunun gibi olayların gölgesinde yaşadım.Eminim bir çok arkadaşım da bu durumdaydı fakat kimse "salak durumuna düşmemek için"(çok yanlış bir davranış) anlamış gibi yapıyorladı ve kendi kendilerini engelliyorladı.Sen bu durumu nasıl aştın dersen; ilk olarak her şeyin farkına varmakla başladım.İlk fark ettiğim şey bende özgüven eksikliğinin olmasıydı.Aslında bu baskıların altında hissetmemizin nedeni ve en önemli kaynağıdır öz güven eksikliği.Bizim kültürümüzün aile yapısı genelde aşırı korumacı olduğu için bende öz güven eksikliğinin olması hiç de anormal değildi.İyi hoş güzel bütün bunların farkına vardım ama ikinci aşama neydi? İkinci aşama tabiki de harekete geçmekti.Bu eksiklik ve baskı yüzünden kendimi sindirdiğim için kişilğimi de gizlemiş oluyordum ve olduğum kişiden tamamen farklı olarak görünüyordum.Bu nedenle arkadaşlarım tarafından sesiz, sakin,ciddi vs. vs. vs. (ne kadar sıkıcı bir kişilik :D Hakkaten kendim de sıkıloyordum) olarak biliniyordum.Her ne olursa olsun kafamdaki düşünceleri bir kenara atıp ( ya salak duruma düşersem,ya rezil olursam,ya benden nefret ederlerse....bu ve bunun gibi bir çok düşünce) kendim gibi olmaya başladım.Baskılar nedeniyle oluşturduğum yapay kişilikten kurtulup tamamen doğal kişiliğime, özüme döndüm. :) Arkadaşlarım da bunu fark etti ve "Sen böyle değildin çok değiştin,aslında çok konuşkan ve espiriliymişsin"vb. gibi tepkiler almaya başladım.Değişen hiç bir şey yoktu sadece kendi içimde kurmuş olduğum setleri yıkmıştım.Şu an ufak tefek sorunlar yaşasam da artık bunların üstesinden gelmeyi biliyorum.

Bu anlattıklarım sadece okul hayatından bir örnekti.Eminim benim gibi bu sorunları yaşayan bir çok insan vardır.Size geldiğim noktayı söyleyeyim psikoljik baskı kurma üzerinde sosyal deney yapacak kadar kendimi geliştirdim. (tabi bu kötü bir davaranış bunu evde denemeyin sonuçları kötü olur :D) Son söz olarak setleri yıkın kendiniz olun,doğal davranın o zaman çevrenizdeki değişimleri fark edeceksiniz...