Aşka dair...

on 16 Ocak 2009 Cuma


Bugüne kadar aşkı kitaplarda yaşadım.Bugüne kadar aşkı dizilerde yaşadım.Bugüne kadar aşkı filmlerde yaşadım.Bugüne kadar aşkı hep içimde yaşadım.Bugüne kadar aşkı aslında hiç yaşamadım.
Aşkı içime hapsetmek kendime yaptığım en büyük haksızlıktı.Oysa o saf duyguyu özgür bırakmak ve hak ettiğince yaşamak gerekirdi.

Aşk nedir dersen; aşk başkalarını göremeyecek kadar kör olmak demektir.Mecnunun Leylaya aşkı gibi, Ferhatın Şirine aşkı gibi...Varmı böyle aşklar şimdi? Ya da başkalarına bakamayacak kadar kör olabilirmisin şimdi?
Aşk çok çabuk kirletilip bir kenara atılacak kadar basit bir duygu değil,aşk ömür biçilecek bir duygu değil.Aşkı çok hafife alıyorlar ve çok çabuk tüketiveriyorlar.Sonra da adına aşk koyuyorlar aşkım bitti diyorlar.Ama yanılıyorlar.İçlerindeki heves ve şehvet duygularını aşkla karıştırıyorlar.
Gözlere hapsetmişiz aşkı gözlerimizle sevmişiz sadece.Tüm benliğimizle yaşamamışız sadece ve sadece bedenimizin küçücük bir parçasıyla ona anlam yüklemye çalışmış tüketmişiz yine...Oysa aşk bitmez,oysa aşk tükenmez,oysa aşk ateşi sönmez...
Aşk bir okyanustur,aşk bir sonsuzluktur.Sonsuz olan bir duyguyu harcayıp tüketmek imkanı varmıdır?...

Yapay aşkların kölesi olmuş gerçek aşkı unutmuşuz.Onu hapsederek nefsimize zulüm olmuşuz.Bir heves uğruna onu öldürmüşüz.Aşka dair ne biliyorsun ki...