Çok yoğun bir hafta geçirdiğim için blogumu aksattım.Malumunuz,şehir dışından gelen arkadaşlarla,üniverste arkadaşlarıyla buluşacağım derken arayı uzatmışız.Blogu açtığımda bana çok kızdı."Nerdeydin sen?Çok yalnız bıraktın beni?"
Patlamak için bekleyen bir volkan gibiyim.İçimde o kadar çok şey birikti ki yazmam lazım.E hemen işe koyulalım o zaman.Şu an yazacağım bir başkasından alıntı.Blogu ilk açarken alıntı yapmamaya karar vermiştim.İnsanların ahvali üzerine de yazacaktım fakat vakti zamanında zatın biri çok güzel bir şekilde yazmış.Benim de hoşuma gitti paylaşmaya karar verdim.Belki başka yerde de okumuşsundur.
Aslına bakarsan olayın tetikleyicisi de ablamdır.Eski ders kitaplarını karıştırırken lise yıllarında yazmış olduğu kağıdı bulmuş.Yazı onun da hoşuna gitmiş herhalde, o zamanlar bilgisayar neyim de yok hemen kağıda karalayı vermiş :D
Efendim yazıyı yazan A.Kanevski diye bir zat, daha önce hiç duymadım duyanınız vardır belki.Bakalım neler karalamış bu zat-ı muhterem.
Bir başka gün "ünlem" işaretini kaybetti.Alçak bir sesle ve ses tonunu değiştirmeden konuşmaya başladı.Artık ne birşeye kızıyor ne de birşeye seviniyordu.
Bir süre sonra "sor işareti"ni kaybetti ve soru sormaz oldu.Hiç birşey ama hiç birşey onu ilgilendirmiyordu.Ve ne evren,ne dünya,ne de kendisi umrundaydı.
Bir kaç sene sonra "iki nokta üst üste" işaretini kaybetti ve davranış sebeplerini başkalarına açıklamaktan vazgeçti.
Ömrünün sonuna doğru elinde yalnız "tırnak işareti" kalmış kendine has tek bir düşüncesi yoktu,yalnız başkalarının düşüncesini tekrarlıyordu.
Son "nokta" ya geldiğinde düşünmeyi ve okumayı unutmuş durumdaydı.
A.Kanevski
Ne güzel de açıklamış değil mi? Herkes tek düze hayat yaşamaya başlamış herkes birbirine benzer duruma gelmiş.Size tek bir sorum olacak: Farklı fikirleri mi yönetmek daha zordur yoksa aynı fikirleri mi? Yorumu size kalmış...

0 yorum:
Yorum Gönder